Hava kirliliği, doğal dengeyi bozacak herhangi bir maddenin atmosfere karışmasıyla meydana gelir. Ozon, Dünyanın atmosferinin tamamında bulunan bir gazdır.Ozon tabakası çok önemlidir, çünkü içerdiği gaz molekülleri zararlı, yüksek enerjili güneş ışınlarının yeryüzüne ulaşmasını engeller. Bilim adamları ozon tabakasının inceldiğini tespit etmişlerdir. Bunun sebeplerini kısaca inceleyelim: İnsan yapımı gazların içindeki maddelerin atmosferde yükselerek, ozon tabakasını parçaladığını düşünen bilim adamları, bu tabaka incelmeye devam ederse , giderek daha çok zararlı ışının yeryüzüne ulaşacağını ve yüksek enerjili bu ışınların da bazı kişilerde cilt kanserine yol açacağını söylemektedirler. Şimdi de insanın nasıl ozon tabakasını incelttiğini açıklayalım: 19. yüzyılda teknolojinin gelişmeye başlamasıyla katı ve sıvı yakıtla çalışan makinelerin (kömür ve petrol çeşitleri)sayısı artınca hava kirliliğine sebep olmuşlardır.
Hava kirliliği yukarıda sözü edilen yakıtların, makinelerde sıvı yakıt olarak kullanılmasıyla, egzoz gazı şeklinde atmosfere atılması, katı yakıtlarda ise bacalardan çıkan dumanların çevreye dağılması, hava (çevre) kirliliğini yaratan ana sebeplerdir. Bir diğer örnek de kurşun kullanımıdır. Havaya egzozlardan çıkan duman yoluyla karışır. Bilim adamları aşırı miktarda kurşunun insan beyninde rahatsızlıklara yol açacağını düşünmektedirler. Hava kirliliğine yol açan kurşun miktarını azaltmak amacıyla, artık kurşunsuz benzin satılmaktadır.
Hava kirliliğinden söz ederken asit yağmurunu da unutmamak gerekir. Çoğu yağmur suyu, çok az miktarda asit içerir. Ancak yağmur suyu bazı kirlilik yaratan maddelerle birleştiğinde(örnek:egzoz dumanları) daha asitli bir hale gelir. Böylece asit yağmuru adı verilen zararlı yağmur oluşur.
Özellikle nehir ve göllerde yaşayan birçok hayvan türü bu asit miktarına dayanamaz. Ağaçlar da asit yağmurundan zarar görür. Böceklerin saldırısına dirençsiz hale gelirler. Asit yağmuru, üzerine yağdığı yüzeyleri (örnek: kayalar) eritir ve oyar. Bunun sonucunda zararlı mineraller ortaya çıkar, bunlar da hayvan ve bitkilere zarar verir.
Makinelerin icadından sonra ilk yıllarda makine sayısı az olduğu için hava kirililiğinin zararları pek anlaşılamamaktaydı. Sanayisi gelişmiş olan batı ülkelerinde, zaman geçtikçe sanayi, hava kirliliğine sebep olmuş, bazı hastalıklara neden olarak, insan sağlığını ve doğayı olumsuz yönde tehdit etmeye başlamıştır.
Bu zararlar görüldükten sonra hava kirliliğini önlemek için bazı arayışlar içine girilmiştir. Bunun için hava kirliliğine sebep olmayan yakıt çeşitleri aranmaya başlanmıştır. Bu arayışların neticesinde hava kirliliği yaratmayan nükleer enerji ve, çevre için en zararsız olan doğalgaz bulunmuştur.
Fakat nükleer enerjinin de, insan sağlığı açısından radyasyon tehlikesi olduğu için, çok dikkatli kullanılması gerekmektedir. Katı ve sıvı yakıtlardaki zararlı atıklara engel olmak için filtre sistemleri geliştirilerek, hava kirliliği minimum düzeye indirilmiştir.
19. yüzyıldan beri sanayinin önemli ölçüde gelişmesi ve şehirlerin devamlı olarak genişlemesi atmosfer kirlenmesi meselesini günden güne daha ciddi bir hale getirmiştir.
Sanayi tesisleri, evlerin bacaları ve otomobiller, çeşitli kirletici etkenler çıkarmaktadır:Toz (en inceleri özellikle bronş-ciğer için tehlikelidir)ve duman bunlardan en bilinenleridir. Şehrin büyüklüğüne ve sanayi gelişmesinin derecesine bağlı olan kirlenme yoğunluğu, mahalli iklim ve coğrafyaya da bağlıdır; rüzgarlar, sis, güneşlilik, gömülmüşlük, havanın yenilenmesini destekler veya engeller.
Kirlenmenin insan sağlığını tehdit ettiği artık bilinen bir gerçektir. Özellikle solunum yolları bozuklukları; çocukların, yaşlıların ve kalp-solunum sıkıntısı çekenlerin, hava kirliliğinden kötü etkilenmeleri, büyük şehirlerde solunum yolları-ciğer kanserlerinin, bazı alerji hastalıklarının ve bazı yorgunluk hallerinin sıklıkla görülmesi de yine hava kirliliğinin sonuçlarındandır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder